GÜMRÜK KAÇAKÇILIĞI HAKKINDA BİLİMSEL GÖRÜŞ
Prof. Dr. Caner YENİDÜNYA
Doç. Dr. Can CANPOLAT
I- Olay
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/ nolu, …2019 tarihli iddianamesinde, Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün 2019/ nolu fezlekesinde yer verilen anlatıma paralel olarak; “…2019 günü Kapıkule Gümrük Müdürlüğünden Sarp Gümrük Müdürlüğüne sevkli …sayılı tır karnesi muhteviyatı eşya taşıyan A firması adına kayıtlı, B idaresinde Kapıkule Sınır kapısından ülkemize giriş yapan H plakalı araç ile ….2019 günü Kapıkule Gümrük Müdürlüğünden Sarp Gümrük Müdürlüğüne sevkli … sayılı tır karnesi muhteviyatı eşya taşıyan, A firması adına kayıtlı, C idaresinde Kapıkule Sınır kapısından ülkemize giriş yapan I plakalı aracın taşıdıkları eşyaların riskli olduğu değerlendirilerek bahse konu araçlar Sarp gümrük sahasına geldiğinde kontrol edilmek üzere Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce ihbar kayıtlarına alındığı,
…2019 günü D idaresindeki I plakalı araç ve aynı gün E idaresindeki H plakalı araç Gürcistan ülkesine gitmek üzere Sarp gümrük müdürlüğü sahasına geldiğinde, bahse konu araçlar risk kriterleri çerçevesinde XRay taramasına yönlendirildiği, XRay taraması sonucunda araçlarda şüpheli yoğunluk olması üzerine araç arama hangarına sevk edildiği, Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce bahse konu araçların evrakları üzerinde yapılan ilk incelemede tır karnesi üzerinde eşya cinslerinin ayrı ayrı belirtilmediği, fatura üzerinde ise eşya cinslerinin tanımlanmadığı görülmesi üzerine Bulgaristan makamlarından araç ve taşıdığı eşya hakkında bilgi almak amacıyla Edirne Valiliği Ortak Temas Merkezine …2019 tarih ve … sayılı yazı ile bahse konu araçlara ait evrakların temin edilerek gönderilmesi istenildiği olay ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımızca başlatılan soruşturmada;
Bulgaristan sınır gümrük idaresi Kapitan Andreevo gümrük kapısından gelen I plakalı araca bağlı … sayılı Tır Karnesi incelendiğinde; Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo gümrük kapısında işlem gören tır karnesi, CMR, Invoice (fatura) belgelerinin Sarp Gümrük Müdürlüğüne ibraz edilen evraklar olduğu görülmüştür. Ancak Bulgaristan ülkesinden gelen NCTS (transit belgesi) belgeleri incelendiğinde; araç içerisinde 6 kalem 639 kap eşya olduğu, 1.kalemi 8997 kg eşarp fular atkı, 2. kalemi 49 kg şemsiye, 3.kalemi 339 kg elektrikli saat, 4.kalemi 9832 kg avize, beşinci kalemi 1260 kg Noel eğlence eşyası, altıncı kalemi 995 kg güneş gözlüğü cinsi eşya olduğu görüldüğü,
Bulgaristan sınır gümrük idaresi Kapitan Andreevo gümrük kapısından gelen H plakalı araca bağlı … sayılı tır karnesi evrakları incelendiğinde; Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo gümrük kapısında işlem gören tır karnesi, CMR, Invoice (fatura) belgelerinin Sarp Gümrük Müdürlüğüne ibraz edilen evraklar olduğu görülmüştür. Ancak Bulgaristan ülkesinden gelen NCTS (transit belgesi) belgeleri incelendiğinde; araç içerisinde 4 kalem 662 kap eşya olduğu, 1.kalemi 9958 kg plastikten çanta, 2.kalemi 1875 kg deri kaplama çanta, üçüncü kalemi 4285 kg eşarp şal, dördüncü kalemi 4825 kg örme işçi eldiveni cinsi eşya olduğu görüldüğü,
Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünde, Sarp Gümrük Müdürlüğü personelleri, araç şoförleri ve A firması yetkililerince araçlar ….2019 günü açılarak sayım ve tespit işlemleri yapıldığı,
H plakalı tır aracında yapılan kontrollerde 3 palet üzerinde 315 adet …. cinsi fayans dolgu malzemesi, 11 palet üzerinde 660 adet …cinsi fayans dolgu malzemesi, bir kap içerisinde on adet ufak alet çantası, bir kap içerisinde 60 örme çift iş eldiveni, bir kap içerisinde altı adet büyük poşet, bir kap içerisinde on adet naylon örtü cinsi eşya,
I plakalı tır aracında yapılan kontrollerde; 5 palet üzerinde 525 adet … cinsi fayans dolgu malzemesi, 11 palet üzerinde 660 adet … cinsi fayans dolgu malzemesi, bir kap içerisinde sekiz adet zaman ayarlı priz, bir kap içerisinde bir adet büyük led lamba, bir kap içerisinde 40 adet iş gözlüğü, bir adet 50 metrelik fayans kaplama folyosu, bir kap içerisinde on adet naylon örtü cinsi eşyanın bulunduğunun tespit edildiği,
Edirne Valiliği Ortak Temas Merkezinden alınan Bulgaristan gümrük makamlarından temin edilmiş bilgi ve belgelerde bahse geçen eşyalarla Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün …2019 tarih ve … saatli sayım ve tespit tutanağı ile tespit edilen eşyalar arasında herhangi bir benzerliğin bulunmadığı, araç içerisinde bulunan karo taş yapıştırıcılarının Bulgaristan NCTS evraklarında hiç beyan edilmediğinin görüldüğü,
… Cumhuriyet Başsavcılığının …2019 tarihli el koyma emrine istinaden I plakalı ve H plakalı araçlara müdürlüğümüzce el konulmuş, … Sulh Ceza Hakimliğinin 2019/ D. iş sayılı kararı ile yapılan el koyma işlemi onandığı,
Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü önce olay hakkında İstanbul ve Tekirdağ Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüklerine müzekkere yazılarak araç içerisindeki transit eşyanın sorumlulukları sahalarında bir depoya boşaltılmış olabileceklerinden bahisle gerekli araştırmanın yapılması istenilmiş, ayrıca İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne muhatap …2019 tarih ve … sayılı yazımızla PTS, MOBESE, KGYS kameralarından eşyanın indirildiği yerin tespit edilebilmesi amacıyla gerekli araştırmanın yapılmasının istenildiği, Tekirdağ Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünden alınan … sayılı cevabi yazılarında müdürlükleri tarafından Edirne İstanbul otoban yolunda yapılan araştırmada H plakalı aracın …2019 günü saat … sularında Edirne’den giriş yaptığı, …2019 günü … sularında İstanbul Mahmutbey’den çıkış yaptığı, I plakalı aracın ise ….2019 günü saat …’da Edirne’den giriş yaptığı, …2019 günü saat …’de Çorlu’dan çıkış yaptığı, tekrar …2019 günü …’de Çorlu’dan giriş yaptığı, …2019 günü saat … da Mahmutbey’den çıkış yaptığının tespit edildiği, Edirne İstanbul istikametinde yaklaşık 35 kilometrelik alanda F ve G dinlenme tesislerinin olduğu, F dinlenme tesislerinde tırların bekleme yaptığı alanda kamera kaydının olmadığı, G dinlenme tesislerinde ise kamera kayıtlarının on gün kayıt yaptığı, bahse konu kamera kayıtlarının silindiği, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğünce PTS ve KYGS görüntüleri neticesinde bahse konu araçlara ait herhangi bir kayda rastlanılmadığının bildirildiği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün …2019 tarih ve … sayılı yazıları ekinde H, I ve İ plakalı araçlara ait PTS dökümleri cd ortamında dosya arasına eklendiği,
Müdürlüğümüzce söz konusu eşyanın boşaltıldığı adresin tespit edilmesi amacıyla yapılan araştırmada şüpheli şahısların X isimli şahsa ait İ plakalı aracın yapılan PTS sorgusunda eşyanın boşaltıldığı gün olarak tahmin edilen …2019 günü Çorlu Çerkezköy arasındaki otobanda görüntülendiği tespit edilmiş, İ plakalı aracın transit eşyayı yurtiçinde boşaltan araçlara öncülük yaptığı ya da yol gösterdiği müdürlüğümüzce değerlendirilmiştir. Ayrıca X isimli şahsa ait İ plakalı … marka beyaz renkli spor arabanın E ve D isimli şahsın alınan ifadesinde bahsettiği Çorlu otogarından alarak tır parkına götürdüğü araç olduğu değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan KEMTV’de, H plakalı aracın gümrüklenmiş değerinin 143.054 TL, araçtan indirildiği tespit edilen eşyaların gümrüklenmiş değerinin 4.548.842 TL olduğu, I plakalı aracın gümrüklenmiş değerinin ise 167.397 TL, araçtan indirildi tespit edilen eşyaların gümrüklenmiş değerinin 5.401.496 TL olarak hesaplandığının görüldüğü,
H ve I plakalı aracın taşıdığı yükün tespit edilmesi amacıyla Bulgaristan gümrük makamlarından tır karnesi evrakları istenmiş, Edirne Valiliği ortak temas merkezinden alınan Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo Sınır kapısına ibraz edilen tır karnesinin … sayfası ve eklerindeki bilgi belgeler incelendiğinde; Invoice, CMR, tır karnesi beyanının Kapıkule gümrük müdürlüğüne ve Sarp gümrük müdürlüğüne ibraz edilen belgeler ile aynı olduğu ancak; Bulgaristan ülkesinde ibraz edilen NCTS evraklarındaki eşyalar ile araçlarda kontrol edilen eşyaların farklı olduğu, NCTS evrakındaki eşyaların gözetime ve ilave gümrük vergisine tabi maddi değerli eşyalar (Güneş gözlüğü, ayakkabı, çanta, şemsiye, led lamba) olduğunun görüldüğü, I plakalı araç içerisinde 6 kalem 639 kap eşya olduğu, 1.kalemi 8997 kg eşarp fular atkı, 2. kalemi 49 kg şemsiye, 3.kalemi 339 kg elektrikli saat, 4.kalemi 9832 kg avize, beşinci kalemi 1260 kg Noel eğlence eşyası, altıncı kalemi 995 kg güneş gözlüğü cinsi eşya olduğu görüldüğü, H plakalı araç içerisinde 4 kalem 662 kap eşya olduğu, 1.kalemi 9958 kg plastikten çanta, 2.kalemi 1875 kg deri kaplama çanta, üçüncü kalemi 4285 kg eşarp şal, dördüncü kalemi 4825 kg örme işçi eldiveni cinsi eşya olduğu, araçta bulunan eşyaların transit rejimini ihlal ederek yurt içinde bırakıldığı, yerine … isimli fayans dolgu malzemesi, birer kap tır karnesinde ismi geçen eşyalardan yüklendiği bu sayede tır karnesi ve iki faturanın beyanına uygunluğunun sağlanmaya çalışıldığının tespit edildiği,
B’nin H plakalı aracı, C’nin I plakalı aracı Kapıkule Sınır kapısından ülkemize soktuğu, D’nin I plakalı ve E’nin H plakalı aracı Gürcistan ülkesine gitmek üzere Sarp Sınır kapısına getirdikleri, suça konu araçların sahibinin J isimli şahıs olduğu, E ve D isimli şahısları K isimli şahsın aradığı ve araçların şoförünü yapmalarını istediği, yine L isimli şahsın D isimli şahsı da aradığı ve aracın şoförlüğünü yapmasını istediği, K’nin E ile D’yi Çorlu otogarında karşıladığı ve araçların bulunduğu yere götürdüğü, M’yi L isimli şahsın aradığı, ve araçlar ile ilgilenmesini istediği, B, C, E, D, J, L, K isimli şahısların ise bilerek ve isteyerek kaçakçılık fiiline iştirak ettikleri, aracın ülkeye girişinde ve ülke içinde sevkini sağladıkları, X isimli şahsın yukarıda açıklandığı üzere araca öncülük ederek suça katıldığı, şüphelilerin alınan HTS kayıtlarında birbirleri ile olan iletişimlerinin gözüktüğü, sürekli olarak iletişim halinde olduklarının anlaşıldığı olayda, şüphelilerin yukarıda sayılan eşyaları transit rejimini ihlal ederek yurtiçinde bıraktıkları ve yerine … isimli fayans dolgu malzemesi, birer kap tır karnesinde ismi geçen eşyalardan yükleyerek bu sayede tır karnesi ve eki faturanın beyana uygunluğunu sağlamaya çalıştıkları ve üzerlerine atılı suçu işledikleri”
iddia olunmuştur.
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/ sayılı, …2019 tarihli iddianamesinde, Sarp Gümrük Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü’nün 2019/ sayılı fezlekesindeki anlatıma paralel olarak; “…2019 günü Kapıkule Gümrük Müdürlüğünden Sarp Gümrük Müdürlüğüne sevkli, … sayılı tır karnesi muhteviyatı eşya taşıyan, N (Sahibi B firmasına kayıtlı, B idaresindeki O plakalı aracın taşıdıkları eşyaların riskli olduğu değerlendirilerek Sarp gümrük sahasına geldiğinde kontrol edilmek üzere ihbar kayıtlarına alındığı, ….2019 günü Ö idaresindeki P plakalı araç Gürcistan ülkesine gitmek üzere Sarp gümrük müdürlüğü sahasına geldiğinde bahse konu aracın risk kriterleri çerçevesinde Xray taramasına yönlendirildiği, Xray taraması sonucunda araçta şüpheli yoğunluk olması üzerine aracın arama hangarına sevk edildiği, yapılan ilk incelemede O plakalı çekicisinin kaza yaptığı ve bu sebeple dorsenin aynı firmaya ait O plakalı çekiciye bağlandığının B tarafından beyan edildiği, aracın evrakları üzerinde yapılan ilk incelemede tır karnesi üzerinde eşya cinslerinin ayrı ayrı belirtilmediği, fatura üzerinde ise eşya cinslerinin tanımlanmadığının görülmesi üzerine Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü önce Bulgaristan makamlarından araç ve taşıdığı eşya hakkında bilgi almak amacıyla Edirne Valiliği ortak temas merkezine …2019 tarih ve ….2019 tarihli yazı ile bahse konu araca ait evrakların istenildiği, Bulgaristan sınır gümrük idaresi Kapitan Andreevo gümrük kapısından …sayılı tır karnesi ve eki evrakların gönderildiği olay ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımızca başlatılan soruşturma neticesinde;
Söz konusu evraklar incelendiğinde; Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo gümrük kapısında işlem gören tır karnesi, CMR, Invoice belgelerinin Sarp gümrük müdürlüğüne ibraz edilen evraklar olduğu, ancak Bulgaristan ülkesinden gelen NCTS belgeleri incelendiğinde, araç içerisinde 5 kalem 786 kap eşya olduğu, birinci kalemi 584 kg spor ayakkabısı, ikinci kalemi 584 kg çelikten ayakkabı aksamı, üçüncü kalemi 1953 kg plastik emdirilmiş ya da sıvanmış mensucat, dördüncü kalemi 447 kg kadın çantası, beşinci kalemi 7270 kg kadın çantası cinsi eşyalar olduğunun görüldüğü,
Sarp gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürlüğü ve Sarp gümrük müdürlüğü personelince P plakalı aracın yapılan kontrollerinde araç içerisinde; dokuz palet üzerinde 810 adet fayans dolgu malzemesi, bir kap içerisinde altı adet naylon örtü, bir kap içerisinde 100 adet galoş, bir kap içerisinde 40 kg metal somun pul, bir kap içerisinde 50 adet plastik köşement, bir kap 50 metre kafes teli cinsi eşya tespit edildiği,
Edirne Valiliği Ortak Temas Merkezinden alınan Bulgaristan gümrük makamlarından temin edilmiş bilgi belgelerde bahse geçen eşyalar ile Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü tarafından sayımı yapılan eşyalar arasında herhangi bir benzerliğin bulunmadığının, araç içerisinde bulunan karo taş yapıştırıcılarının Bulgaristan NCTS evraklarında hiç beyan edilmediğinin görüldüğü,
Konu hakkında P plakalı araçta bulunan transit eşyaların yurtiçinde nerede bırakıldığı ile alakalı olarak yapılan araştırmada O plakalı aracın ….2019 günü saat … sularında Kapıkule Sınır kapısından ülkemize giriş yaptığı, emniyet birimlerinden alınan PTS sorgulamada …2019 günü saat … sularında Edirne merkezden çıktığı, saat … sularında Silivri-Selimpaşa yönünde görüldüğü, …2019 günü saat … sularında Kocaeli Çayırova’da görüldüğü ve tekrar İstanbul istikametine gittiği …2019 günü Pendik ve Ataşehir ilçelerinde görüldüğünün tespit edildiği,
Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü tarafından ayrıntılı yapılan araştırmada X isimli şahsa ait İ plakalı beyaz renkli … marka spor aracın emniyet birimlerinden alınan PTS sorgusunda …2019 günü saat … sularında Silivri Selimpaşa güzergahında, … sularında O plakalı aracın da aynı PTS noktasında görüntülendiği, öte yandan 2019/ soruşturma sayılı dosyada 5607 sayılı Kanunun 3/3 maddesi uyarınca işlem yapılan H ve I plakalı araçların Çorlu Çerkezköy arası otobanda beklediği, …2019 günü X isimli şahsa ait İ plakalı aracın da aynı gün … sularında Çorlu Çerkezköy arasında görüntülendiği tespit edilmiş, İ plakalı aracın sahibi olan X şahıs ile E isimli şahsın transit eşyayı yurtiçinde boşaltan araçlara öncülük yaptığı ya da yol gösterdiği kanaatinin oluştuğu, KEMTV’de P plakalı aracın gümrüklenmiş değerinin 193.917 TL, araçtan indirildi tespit edilen eşyaların gümrüklenmiş değerinin 2.370.715 TL olduğunun hesaplandığı,
Soruşturma dosyası içeriği incelendiğinde; O plakalı aracın taşıdığı yükün tespit edilmesi amacıyla Edirne Valiliği Ortak Temas Merkezinden alınan Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo Sınır kapısına ibraz edilen tır karnesinin ikinci sayfası ve eklerindeki bilgi belgeler incelendiğinde; Invoice, CMR, tır karnesi beyanının Kapıkule Gümrük Müdürlüğüne ve Sarp Gümrük Müdürlüğüne ibraz edilen belgeler ile aynı olduğu ancak; Bulgaristan ülkesinde ibraz edilen NCTS evraklarındaki eşyalar ile araçta kontrol edilen eşyaların farklı olduğu, NCTS evrakındaki eşyaların gözetime ve ilave gümrük vergisine tabi maddi değerli eşyalar (Güneş gözlüğü, ayakkabı, çanta, şemsiye, led lamba) olduğunun görüldüğü, araçta bulunan birinci kalemi 584 kg spor ayakkabısı, ikinci kalemi 584 kg Çelik’ten ayakkabı aksamı, üçüncü kalemi 1953 kg plastik emdirilmiş ya da sıvanmış mensucat, dördüncü kalemi 447 kg kadın çantası, beşinci kalemi 7270 kg kadın çantası cinsi eşyaların transit rejimine ihlal ederek yurtiçinde gümrük bölgesinde bırakıldığı, yerine … isimli fayans dolgu malzemesi, birer kaptır karnesinde ismi geçen eşyalardan yüklendiği bu sayede tır karnesi ve ekip faturanın beyana uygunluğunun sağlanmaya çalışıldığı,
Diğer taraftan; şahısların kaçakçılık yönetimi hakkında yapılan araştırmada; şüpheli şahısların Bulgaristan ülkesinde gözetim ve ilave gümrük vergisine tabi riskli eşyaları yükledikleri, tır karnesi ve CMR belgesine eşyanın detaylı cinsini yazmadıkları, düzenledikleri Invoice’a (faturaya) eşya cinsi, GTİP kodu, ya da eşyayı tanımlayan herhangi bir ibare koymadıkları, sipariş kodu yazarak fatura düzenledikleri, fatura incelendiği zaman hangi eşyadan ne kadar olduğunun tespit edilemediği, araçların Kapıkule Gümrük Müdürlüğünde sarı hat işleminden sonra Sarp Gümrük Müdürlüğüne sevk edilmesi halinde araçta bulunan eşyaların İstanbul ili yakınlarında değiştirildiği, eşyaların üzerinde bulunan sipariş kodunun yeni eklenen eşyaların üzerine yapıştırıldığı, kaçakçılık olayının sadece Bulgaristan gümrük makamlarından NCTS belgesinin temin edilerek anlaşılabildiği,
B ve Ö isimli şahısların ise bilerek ve isteyerek kaçakçılık fiiline iştirak ettikleri, aracın ülkeye girişinde ve ülke içinde sevkini sağladıkları, X ve E isimli şahsın yukarıda açıklandığı üzere araca öncülük ederek suça katıldığı, şüphelilerin alınan HTS kayıtlarında birbirleri ile olan iletişimlerinin gözüktüğü olayda şüphelilerin yukarıda sayılan eşyaları transit rejimine ihlal ederek yurtiçinde bıraktıkları ve yerine … isimli fayans dolgu malzemesi, birer kap tır karnesinde ismi geçen eşyalardan yükleyerek bu sayede tır karnesi ve eki faturanın beyana uygunluğunu sağlamaya çalıştıkları ve üzerlerine atılı suçu işledikleri”
kabul ve iddia olunmuştur.
II. Savunma
Sanık X, her iki dosyaya ilişkin soruşturma ve kovuşturma safahatlarında, ifade ve sorgu niteliğindeki beyanlarında ortak mahiyette; “Gümrüklerde 20 senedir iş takibi yaptığını, N ve A şirketleri ile kendisi arasında hiçbir ilişki olmadığını, bu firma isimlerini Ferhat M isimli arkadaşının vasıtasıyla öğrendiğini, kendisinin yalnızca B isimli kişiyi gıyabında tanıdığını, diğer şahısları ise tanımadığını, HTS kayıtlarında da görüşmesinin bulunmadığını, M isimli arkadaşının kendisini aradığını, … Gümrüğü’ne gittiğini söyleyerek işin yoksa sen de gel diye teklifte bulunduğunu, kendisinin de ona refakat etmek üzere bunu kabul ettiğini, firmaların kendisine işle alakalı hiçbir talebinin olmadığını, araçların taşıdığı yükler hakkında hiçbir bilgisinin bulunmadığını, bahsedilen konularla alakası olmadığını, araçtan eşya indirilme olayını yürütülen soruşturma vesilesiyle öğrendiğini, evinin ve ofisinin Beylikdüzü ilçesinde olduğunu, Tekirdağ’da da konutunun bulunduğunu, bu konutun satışları için o bölgeye birçok kere gidip geldiğini, ….2019 ve …2019 tarihlerinde İ plakalı aracın kendisi tarafından kullanıldığını fakat o tarihlerde nereye gittiğini hatırlamadığını, gün içerisinde iş icabı çok fazla araç kullandığını, O plakalı araç ile H ve I plakalı araçlarla ortak hareket etmediğini ya da bunlara refakatinin de söz konusu olmadığını, bu araçlarla aynı yerden araçla geçmiş olmasının tamamen tesadüften ibaret olduğunu, araçların hızlarının öncülük yapmasına uygun olmadığını” söylemiştir.
III. Uzman Mütalaası
Gümrük Müşaviri R tarafından tanzim edilen, …2019 tarihli uzman mütalaasında neticeten; “…2019 günü Kapıkule gümrük müdürlüğünden Sarp gümrük müdürlüğüne sevkli …sayılı Tır karnesi muhteviyatı eşya taşıyan, N firması adına kayıtlı, B idaresindeki O plakalı aracın taşıdıkları eşyaların riskli olduğu değerlendirilerek bahse konu araçlar Sarp gümrük sahasına geldiğinde kontrol edildiği, Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo gümrük kapısında işlem gören tır karnesi, CMR, Invoice belgelerini Sarp gümrük müdürlüğüne ibraz edilen evraklar olduğu ancak eşya cinsi olarak farklılıklar bulunduğu gerekçesiyle şüpheliler hakkında tahkikat yapıldığı, 5607 sayılı yasanın üçüncü maddesinde düzenlenen transit kaçakçılığı suçunun oluşması için eşyanın gümrük sahasından çıkıp transit taşınması esnasında yurtiçinde bırakılması veya yurt içinde bırakılacağına dair somut delil bulunması gerektiği, soruşturma konusu olaya dayanak mühür değişikliği iddiası olsa da söz konusu araçların Bulgaristan’dan hareketi sonrasında sınır kapısı olan kaptan Andrevo da işlem gördüğü dolayısıyla ilk hareket noktasında tatbik edilen mührün fek edilmesinin yasal zorunluluk olduğu, dosya kapsamında bulunan tır karnesi Volet 2 dip koçanında da görüldüğü, tırın açılıp işlem gördüğü gümrükte yeni bir mührün tatbik edilmesinin gerektiği, bu durumun fezlekede açıkça belirtilmesine rağmen şüpheliler hakkında yapılan ihbarın dayanaksız olduğu, mührün orijinal olduğunun müşteki idarece kabul edilmesine rağmen yapılan tahkikatın yasal dayanağının bulunmadığı, Yargıtay ..Ceza Dairesi 2015/… E., 2017/… K nolu …2017 tarihli kararında, transit geçiş halindeki tırda tespit edilen beyan dışı eşyanın gümrük bölgesinde bırakılacağına dair dosyada delil bulunmadığından tır uygulama tebliğine göre işlem yapılması ve sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinin belirtildiği, dava konusu olayda sanıkların yetkilisi oldukları firma adına daha önceden defalarca aynı ticaretin yapıldığı göz ardı edilmek suretiyle yasal yollardan yurda getirilerek gümrük denetimine sokulan aracın sanıklar tarafından serbest dolaşıma giriş beyanı verilmeden herhangi bir beyanda bulunulmadan transit halindeki eşyaya eşyanın kilogramlarındaki farklılık sebebiyle işlem tesis edildiği, eşyanın transit rejimi altında olduğu göz ardı edilerek eşyaların değiştirildiğine ilişkin herhangi bir tespit de yokken gerek araca gerekse eşyalara el konularak işlem tesis edildiği, transit rejiminde eşya belirgin bir şekilde farklı çıksa dahi gümrük kanuna göre işlem tesis edileceği, kaçakçılıkla mücadele kanuna konu edilemeyeceği mevzuat hükmü olup müşteki idarece bu konuların hiçbirinin değerlendirilmekten sanıklar hakkında gümrük kanuna aykırı işlem tesis edilip tahkikat başlatıldığının görüldüğü, diğer taraftan dava dosyasına sunulan transit belgeleri incelendiğinde Bulgaristan ülkesi Kapitan Andreevo gümrük kapısında işlem gören tır karnesi, CMR, Invoice belgelerinin sarp gümrük müdürlüğüne ibraz edilen evraklar olduğu dosyaların tüm belgelerin eksiksiz ve gerçek olduğu olayın yurtdışında hazırlanan belgelerdeki kilogramların otomatik dağılmasından kaynaklandığı, tır karnesi incelendiğinde Volet yaprağında yer alan eşya cinslerinin ekli evraklarla uyumlu olduğu ve ayrıntılı olarak yazıldığının görüldüğü, diğer taraftan dava dosyası detaylı incelendiğinde el koyulan eşyaların gizli, saklanmış bir şekilde olmadığı, suça konu edilen taşıtın zula alanı olmadığından suç kastıyla hareket edildiğinden bahsedilemeyeceği, eşyanın transit yükü taşıması dolayısıyla varış gümrüğünün Sarp gümrük müdürlüğü olacağı, eşyanın varış gümrük idaresi olan Sarp gümrük müdürlüğüne teslim edileceği ve burada kontrollerinin yapılacağı bilinmesine rağmen eşyaların ülkede bırakılmasının anlamsız olduğu, mühür altında taşınan transit eşyaların, ülkede bırakıldığına dair dosya kapsamında hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı, dava konusu eşyaların yasal olmayan yollardan ülkeye girdiğine ya da buna teşebbüs edildiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığından dava konusu eşyaların gümrük kanununa göre işlem tesis edilip bu işlemlerden sonra mahrece iade olarak gönderilebileceği, şüpheli X’in ve M’nin dosya kapsamında transit eşyanın yurda bırakılmasına ilişkin hiçbir eylemlerinin tespit edilemediği, müşteki idarece yapılan ihbarın kanaatle yapıldığı, yorum ile suçlamalara gidildiği, bu durumun gümrük ve dış ticaret mevzuatında yeri olmadığı, kaçakçılık suçlarının kasten işlenebilmesi ve suçlamanın yapılabilmesi için maddi ve manevi unsurların tespit edilmesinin zorunlu olup dosya kapsamında bu bilgi, belge ve delillere rastlanılamadığının tespit edildiği, dava konusu olayın tamamen, gümrük mevzuatı ve transit rejimi hükümleri kapsamında idarece çözümü gereken bir ihtilaf olup 5607 sayılı yasanın 3/3 ne 3/3 ne de 3/1 maddesi kapsamına giren bir eylemin mevcut olmadığı, dava konusu eşyaların, yurt içinde bırakılacağı iddiasının ise varsayımdan ibaret olduğu, sayın başsavcının değerlendirmelerinde ve takdirlerinde olacağı” kanaati ortaya konulmuştur.
IV- İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
1- Suç Tipine İlişkin Genel Bilgiler
Sanık X’e isnat edilen suç, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun “kaçakçılık suçları” kenar başlıklı 3 üncü maddesinde; “Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (f.3)” şeklinde düzenlenmiştir.
Kaçakçılık sözlükte, bir devletin yasalarına karşı gelerek yapılan ticaret, gizli olarak, sezdirmeden kaçırma işi olarak tanımlanmıştır[1]. 5607 sayılı Kanunda kaçakçılığın tarifine yer verilmediği göz önünde bulundurulduğunda, bu kavramı, “kanunda yasaklanan ticarete ilişkin fiiller” olarak kabul eden sözlük anlamının terim itibarıyla da geçerli olduğu söylenebilir[2]. Buna karşılık doktrinde, inceleme konusu suç bakımından maddede tanımlanan fiilin teknik açıdan kaçakçılık olarak tavsifinin doğru olmadığı, bu suçun Gümrük Kanunun’da düzenlenmesi gerektiği de belirtilmiştir[3].
Eşyanın gümrükte vergilendirilmeksizin ülkeye sokulması ve bu yolla kayıtsız ve gölge bir ekonominin oluşmasının önüne geçilmesinin, tüm kaçakçılık suçlarında olduğu gibi m.3/3’teki düzenlemenin ihdasında da temel gaye olarak ön plana çıktığı söylenebilir[4].
Mezkur suç açısından, suçun konusuna ilişkin bir özellik olarak “transit rejimi çerçevesinde taşınan ve serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın varlığı” ile tipik fiil olarak öngörülen, “eşyayı rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakma” ayırt edici unsurlardır[5].
Bunların mahiyetinin anlaşılabilmesi için Gümrük Kanunu’nda transit rejimini düzenleyen hükümlere bakmak gerekir. Söz konusu hükümler, Gümrük Kanunu’nun 7.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5911 sayılı kanunla değişik 84 ila 93 üncü maddeleri arasında yer almaktadır.
Gümrük Kanunu m. 84’te transit rejimi açıklanmıştır. Buna göre;
a) İthalat vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmayan serbest dolaşıma girmemiş,
b) İhracatla ilgili gümrük işlemleri tamamlanmış,
eşyanın, gümrük gözetimi altında Türkiye Gümrük Bölgesi içindeki bir noktadan diğerine taşınmasına uygulanır.
2. Gümrük idareleri, transit rejimine tabi tutulan eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde;
a) Yabancı bir ülkeden yabancı bir ülkeye,
b) Yabancı bir ülkeden Türkiye’ye,
c) Türkiye’den yabancı bir ülkeye,
d) Bir iç gümrük idaresinden diğer bir iç gümrük idaresine,
taşınmasına izin verir.
3. Transit rejimine tabi eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesinde taşınması;
a) Transit rejimi beyanı kapsamında,
b) TIR karnesi kapsamında,
c) Transit belgesi olarak kullanılan ATA karnesi kapsamında,
d) Kuvvetlerin Statüsüne Dair Kuzey Atlantik Anlaşmasına Taraf Devletler Arasındaki Sözleşme ile öngörülen form 302 kapsamında,
e) Posta kolileri dâhil olmak üzere posta yoluyla,
f) Yönetmelik ile belirlenecek hallerde, demiryolu ile taşımada CIM Taşıma Belgesi, büyük konteynerler ile taşımada TR Transfer Notu, havayolu ve denizyolu ile taşımada eşya manifestosu kapsamında,
yapılır.
Bu hükümler bağlamında, somut olaydaki gibi serbest dolaşıma girmemiş eşya, tır karnesi ile yabancı ülkeden yabancı ülkeye sevki sırasında Türkiye gümrük bölgesinin kullanılmasında transit rejimine tabi olacaktır. Transit rejimin özelliği, kanunda da belirtildiği gibi söz konusu rejime tabi eşyanın, uluslararası alanda belli kurallar dahilinde gecikmeksizin taşınması ve böylece bölgesel ve küresel ticaretin akamete uğramamasının temin edilmesidir.
5607 sayılı Kanun’da, m. 3/3 itibarıyla düzenlenen suçun faili, transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan herkes[6]; transit rejimi hak sahibi, eşya sahibi, araç sürücüsüdür[7]. Bunun dışında, söz konusu eşyanın gümrük bölgesine bırakılmasına TCK m. 39 anlamında katkı sağlayanlar da şerik olarak cezalandırılır.
Suçun manevi unsuru kasttır. Failin, suçun konusuna ilişkin olarak eşyanın, serbest dolaşıma tabi olmadığını bildiği eşyayı, transit rejimi hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bilerek bırakması gerekir.
Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde, tamamlanmış gibi cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır (m.3/22).
Bu suçta, TCK’da öngörülen iştirak türlerinin tamamı söz konusu olabileceği gibi içtima yönünden TCK m. 43 ve 44 itibarıyla sevk edilen zincirleme suç ve fikri içtima düzenlemeleri de tatbik alanı bulabilir. Suçun işlenmesinde sahte belge kullanılması söz konusuysa 5607 sayılı Kanun m. 4/5 gereğince ayrıca TCK’nın belgede sahtecilik suçlarına ilişkin düzenlemeleri uygulanır. İçtima bahsinde suç teşkil eden fiilin kabahat oluşturması durumunda, örneğin Gümrük Kanunu m. 235/1-a veya c kapsamında bir eşyanın varlığı söz konusuysa Kabahatler Kanunu m. 15/3 gereğince yalnızca suçtan ötürü sorumluluk gündeme gelecektir.
2- Somut Olay Yönünden İnceleme ve Değerlendirme
A. CMK’nın Bağlantıya İlişkin Hükümleri Nazarında
Huzurdaki ceza yargılamaları bakımından sanık X’e atılı fiiller gerek 2019/ sayılı gerekse 2019/ sayılı iddianamedeki tarif dikkate alındığında, ayniyet göstermektedir. Bu kapsamda … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/ nolu iddianamesinde, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/ E. sayılı dosyası üzerinden yürütülen ceza yargılamasına konu fiil açıklanırken X yönünden, “…2019 ve …2019 tarihlerinde Sarp sınır kapısına gitmek üzere Kapıkule gümrüğünden ülkeye …2019 tarihinde giriş yapan H plakalı ve ….2019 tarihinde giriş yapan I plakalı araçlardaki eşyaların yurtiçinde boşaltıldığının düşünüldüğü …2019 tarihinde bunlara refakat etmek” şeklinde bir tarife yer verilmiştir.
Keza X’e atfen 2019/ sayılı iddianamede, …Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/ Esasına kayıtla yürütülen kovuşturmaya konu fiil ortaya konulurken de “O plakalı araca, …2019 tarihinde Kapıkule Gümrük kapısından gece vakti ülkeye giriş yapmasını takiben …2019’da Çorlu-Çerkezköy güzergahında refakat ettiği” ileri sürülmüştür.
Görüldüğü gibi iddianamelerde, X’e Kaçakçılık Kanunu’na muhalefet zımnında tevcih olunan suç isnatlarının ilişkin olduğu “refakat eylemlerinin” 3-4 gün ara ile arka arkaya gerçekleştiği kabul ve iddia olunmuştur. Nitekim bu iki isnadı içeren ve yukarıda numaraları zikredilen iddianamelerin tarihleri de aynı olup M, X ve B de söz konusu dosyalarda şüpheli sıfatıyla yer almaktadırlar.
Mezkur iddianamelerin, … Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde farklı yıl kartonunda ayrı esaslara kaydedilmesinin sebebi ise mahkemece her iki dosya yönünden … Asliye Ceza Mahkemesine verilen yetkisizlik kararı ve adı geçen yargı mercii tarafından verilen -karşı- yetkisizlik üzerine Yargıtay CD’nin ortak yüksek görevli mahkeme olarak yetki uyuşmazlıklarını, sırasıyla 2020 yılında (2020/ K.) ve 2021 yılında (2021/ K.) çözerek her iki dosya için yetkili mahkemenin …Asliye Ceza Mahkemesi olduğuna karar vermesi şeklinde gelişen süreçle ilgilidir.
Bu açıklamalardan, … Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde 2021/ E. ve 2020/ E. sayılı dosyalara kayıtlı ceza uyuşmazlıkları arasında, iddianamedeki iddia ve anlatıma göre bağlantı bulunduğu sonucuna ulaşılmak gerekir.
Kanun koyucu, CMK m. 11’de “mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir” şeklinde bir düzenlemeye yer vererek objektif ve sübjektif bağlantı dışında kalsa dahi aralarında bir biçimde bağlantı bulunan davaların birleştirilmesine olanak tanımıştır[8].
Somut olayda 2021/ E. ve 2020/ E. sayılı dosyalar kapsamında derdest bulunan ceza davalarının;
i. Süje ve ceza uyuşmazlığını teşkil eden olay ile sanıklara yöneltilen isnatlar yönünden irtibatlı oldukları,
ii. Savcılıkça olayların kronolojik olarak peş peşe gerçekleştiğinin iddia edildiği,
iii. Sanıkların beyan ve savunmalarının benzer nitelikte olduğu,
iv. 2019/685 nolu iddianamede, yeterli şüphenin takdirinde belirleyici bir özellik olarak 2019/1018 nolu diğer soruşturmaya konu olaya atıfta bulunulduğu[9]
gerekçeleriyle bağlantılı oldukları açıktır.
Mahkemece 2020/558 E. sayılı dosyaya ilişkin yargılamanın ….2023 tarihli .. inci celsesinde verilen birleştirme kararında, dosyaların TCK m. 43 hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanımızca mezkur karar, zincirleme suç hükümlerinin tatbikinden ziyade, birleşen her iki dosyada sanık X’in, savunmalarda dile getirildiği üzere hayatın olağan akışı içerisinde mütalaa edilebilecek olgular gerekçe gösterilerek ve kendisine atılı suç ile irtibat kurulmaksızın soruşturmaya dahil edilip edilmediğinin, her iki olayın oluş şekli, özellikleri, atılı suçu oluşturan tipik fiillerin işlenip işlenmediğinin bir bütün olarak değerlendirilmesine matuf olarak bir inceleme imkanı sağlamaktadır. Yargıtay CGK da konuyla ilgili yeni tarihli bir kararında; “CMK m.11’de ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir… sanık hakkında devam eden davayla, iştirak hâlinde aynı fiili işlediği iddia olunan iki sanık ile aynı olayda kendisine karşı suç işleyen katılan sanık ile diğer sanıklar hakkında devam eden dava arasında, fiili ve hukuki bağlantı mevcut olup gerçeğin ortaya çıkarılarak gerek sübut, gerek iştirak ilişkisi ve suç nitelendirilmesi… ile ilgili isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi amacıyla yargılamanın tüm sanıklar için birlikte görülerek delillerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır (Yarg. CGK., 21.4.2022, 2017/1-235 E., 2022/288 K.)diyerek birleştirmenin, özellikle bu açılardan faydalı ve gerekli olduğuna işaret etmiştir.
Netice itibarıyla mahkemece verilen birleştirme kararının, verilecek olası cezada artırım yapılmasını öngören içtima düzenlemesinin tatbik edilip edilemeyeceği incelemesine özgülenmesi, yargılamadan sonuç çıkarma aşamasına gelinmeden önce bir ön kabul doğrultusunda hareket edilmesi sonucunu doğurur.
B. Esasa Yönelik İnceleme ve Değerlendirme
a. Soruşturmada ve Öncesinde Yapılan Tahkikat ile Huzurdaki Yargılama Dosyalarına Konu İsnatlar Yönünden
Kanun koyucu, Gümrük Kanunu m. 84’te; gümrük idarelerinin, transit rejimine tabi tutulan eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde yabancı bir ülkeden yabancı bir ülkeye taşınmasına izin vereceklerini kurala bağlamıştır (f.2-a). Bu rejimin işleyişine ilişkin usul ve esaslar ise 7.10.2009 günlü mükerrer Resmi Gazetede yayınlanan Gümrük Yönetmeliği’nin 212 ila 243 üncü maddelerinde (devam eden düzenlemeler ilga edilmiştir) düzenlenmiştir.
Kanunun 88’inci maddesinde, “transit rejimine tabi eşya, şüphe veya ihbar durumları hariç olmak üzere, varış gümrük idaresine kadar muayene edilmeksizin ve gerektiğinde mühür altına alınarak veya memur eşliğinde sevk edilir” denilerek transit eşyanın yabancı bir ülkeden yabancı başka bir ülkeye geçişine izin verileceğine ilişkin m. 84/2-a düzenlemesi vurgulanmıştır. Bu durum, Birleşmiş Milletler nezdinde ve Avrupa ülkeleri arasında akdedilen uluslararası anlaşmalarla ülkeler arasında eşya geçişinin ve uzak ticaret transferinin kolaylaştırılması amacının yansıması olarak değerlendirilebilir[10].
Gümrük Yönetmeliğinin, 1.4.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelikle değişik 243’üncü maddesinde, “Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen ve varış gümrük idaresine karayolu ile sevk edilmek üzere transit rejimine konu edilen serbest dolaşımda olmayan eşyanın, giriş gümrük idaresinde yapılan kontrol veya muayene sonucunda, beyan edilenden belirgin bir şekilde farklı cinste olduğunun tahlil, teknik inceleme ve araştırmaya gerek olmaksızın tespiti hâlinde fiilin niteliğine göre Kanunun 235 inci maddesinin beşinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri uyarınca idari para cezasının uygulanmasını müteakip eşyanın sevkine izin verilir” denilmiştir.
Somut olayda, 2021/ E. sayılı dosyaya konu ceza uyuşmazlığı yönünden gerek 2019/ nolu fezlekede gerekse …2019 tarihli savcı ile görüşme ve talimat alma tutanağında, Risk Analiz çalışmaları doğrultusunda, H ve I plakalı araçların taşıdıkları eşyanın riskli olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir. Benzer durum, 2020/ sayılı dosyaya konu olay bakımından gerçekleştirilen kolluk işlemleri açısından da söz konusudur. Nitekim Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün 2019/ nolu fezlekesinde, risk analiz çalışmaları doğrultusunda P plakalı çekici ve P plakalı dorsenin durdurulduğu ve araçların XRay’e yönlendirildikten sonra kontrol edildiği ifade edilmiştir.
Fezlekede, kolluk faaliyeti kapsamında gerçekleştirildiği söylenen risk analiz çalışmalarının mahiyeti, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 88 uyarınca ihbar, şikayet yahut transit geçişin bozularak tırda araştırma işlemi yapılmasına gerekçe oluşturan şüphenin ne olduğu konusunda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bu itibarla transit rejimin akamete uğratılması ve her iki dosyaya konu olayda araçların aranmasının, kanun koyucunun öngördüğü çerçevede hangi gerekçeye dayandığı belirtilmediğinden, yapılan işlemin hukuka uygun olduğu söylenemez.
Tırların durdurulmasını takiben taşınan eşyanın gümrük mevzuatına uygunluk denetimi yapıldıktan ve Bulgaristan gümrüğüne beyan edilen eşya ile denetimde tespit edilen eşyanın farklı nitelikte olduklarının tespitiyle birlikte, Sarp Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü maddesinin, “Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen ve varış gümrük idaresine karayolu ile sevk edilmek üzere transit rejimine konu edilen serbest dolaşımda olmayan eşyanın, giriş gümrük idaresinde yapılan kontrol veya muayene sonucunda, beyan edilenden belirgin bir şekilde farklı cinste olduğunun tahlil, teknik inceleme ve araştırmaya gerek olmaksızın tespiti hâlinde fiilin niteliğine göre Kanunun 235’inci maddesinin beşinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri uyarınca idari para cezasının uygulanmasını müteakip eşyanın sevkine izin verilir” şeklindeki amir hükmü dışında işlemler tesis edildiği anlaşılmaktadır. Örneğin 2020/ E. sayılı kovuşturma dosyasına konu olayda, 2019/ nolu fezlekede açıklandığı üzere, Gümrük Müdürlüğü tarafından, araç içerisindeki eşyanın sorumluluk sahalarında bir depoya boşaltılmış olabileceğinden bahisle gerekli araştırmanın yapılması talebiyle Kocaeli ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ile Gümrük Müdürlüğüne …2019 tarihinde müzekkereler yazılmıştır. Benzer durum, 2021/ E. sayılı dosya açısından da mevcuttur. Nitekim 2019/ nolu fezlekede, “yapılan işlemler” başlığı altındaki açıklamalarda, Tekirdağ Gümrük Müdürlüğüne yazılan …2019 tarihli yazıda, kameralardan eşyanın gümrük bölgesinde indirilmiş olabileceği yerin tespiti için PTS, MOBESE, KGYS kayıtlarının incelenmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu anlatımdan, Gümrük Müdürlüğünce, gümrük mevzuatına aykırılık oluşturan kabahat nev’inden fiillerin işlendiği şüphesinin ötesinde, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/3 kapsamında suç teşkil eden bir fiilin işlendiği şüphesiyle işlem tesis edildiği açıktır. 2019/ nolu fezleke incelendiğinde, konuyla alakalı olarak nöbetçi Cumhuriyet savcısına, bu işlemlerden sonra, …2019 tarihinde bilgi verildiği; 2019/ nolu fezlekeye göre de … Cumhuriyet Savcısına konu ile ilgili, suç şüphesi üzerine yapılan adli nitelikteki işlemlerden sonra bilgi verildiği görülmektedir.
Öncelikle bu durumun, CMK’da adli soruşturmanın Cumhuriyet savcısı eliyle ve onun emir ve talimatlarına uygun olarak kolluk aracılığıyla yürütülmesi gerektiğine dair emredici düzenlemelere aykırılık teşkil ettiği, dolayısıyla da hukuka aykırı olduğu ifade edilmelidir. Nitekim CMK m.2’de açıkça zikredildiği üzere soruşturma, suç şüphesinin adli makamlarca öğrenildiği andan itibaren başlar. Bir suçun işlendiği haberi kural olarak ihbar, şikayet yahut soruşturma makamlarının konuya doğrudan muttali olması ile alınmış olur. Soruşturma evresinin amiri konumundaki kişi savcıdır. CMK m. 160/1 hükmünde, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar” denilmekle, soruşturmanın başlatılmasında tek yetkilinin savcı olduğu açıkça ortaya koyulmuştur. Maddenin ikinci fıkrasında da; “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür” denilerek soruşturmanın yürütülmesinde savcının yetkili olduğu, bunun aynı zamanda savcının görevi olduğu, kolluğun ise savcının emri altında soruşturma işlemlerini yürütmekle mükellef bulunduğu ifade edilmiştir. Yargıtay da bir kararında; “CMK’nın 2/e, 161. maddesinin 2. fıkrası ve PVSK’nın Ek 6. maddeleri gereğince edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun, suçüstü halinde de acele tedbirleri aldıktan sonra olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirerek gerekli soruşturma işlemlerini yapacaktır” (Yarg. CGK., 20.9.2022, E. 2021/10-148 E., 2022/566 K.) diyerek kolluğun suç şüphesinin ortaya çıkmasından sonra savcıya bilgi vererek emri doğrultusunda işlem yapması gerektiğine işaret etmiştir.
Cumhuriyet savcısına haber verilmeksizin yapılan adli mahiyetteki araştırmalar hukuka aykırılık oluşturmakla birlikte, bu araştırmalardan sanıklar aleyhine herhangi bir sonuç elde edilememiştir. Nitekim 2020/ E. sayılı yargılama dosyası yönünden, Sarp Gümrük Müdürlüğünün, O veya P plakalı aracın kendi bölgelerinde boşaltılmış olabileceği düşünülerek durumun araştırılması talebiyle Kocaeli Gümrük Müdürlüğüne yazdığı müzekkereye verilen cevabi yazıda, Çayırova mevkiinde, O plakalı çekici yerine P plakalı çekicinin bağlandığı, buna karşılık eşyanın boşaltıldığı, dorsenin açıldığı yönünde herhangi bir tespitin söz konusu olmadığı söylenmiştir. Keza 2021/ E. sayılı yargılama dosyasına konu olayda da Tekirdağ Gümrük Müdürlüğünce yazılan cevabi yazıda, araçların gişe kayıtları zikredildikten sonra yükün boşaltılıp başka eşyaların tırlara yüklendiğine dair bir bilgiye ulaşılamadığı ifade edilmiştir.
2020/ E. sayılı dosya yönünden savcının durumdan haberdar edildiği …2019 tarihinden sonra, 2021/ E. sayılı dosya yönünden ise savcının bilgisi dışında hukuka aykırı olarak icra edilen adli nitelikteki tahkikattan sonra savcıya bilgi verilmesini takiben yürütülen soruşturmada, eşyanın Türkiye gümrük sınırları içerisinde boşaltılarak aracın başka eşyalarla yüklendiğine ilişkin herhangi bir delil elde edilememiş, bu hususta bir tespitte de bulunulamamıştır.
Netice itibarıyla huzurdaki her iki dosya açısından Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/3 kapsamında bir suç işlendiği şüphesi doğuracak ve bu şüpheyi destekleyecek delil bulunduğundan söz edilemez. Suçlamalar, tamamen varsayımlara dayalı olup belli olguların kolluk tarafından suç oluşturduğu şeklinde yorumlanmasından öte bir anlam ifade etmemektedir.
Her iki dosya açısından, tırlarda bulunan mühürlerin, Kapıkule Gümrük Müdürlüğünde işlem gören mühür olmadığı, mührün değiştirilerek tır karnesi dip koçanına sonradan yazıldığı hususundaki isnatlar yönünden, 2020/ E. sayılı dosyada varit …2019 tarihli uzman mütalaasında belirtildiği tarzda “yükün transit hareket noktası olan Bulgaristan’da işlem gördüğü, uygulanan mührün fek edilmesinin yasal zorunluluk olduğu, dosyada bulunan tır karnesi volet 2 dip koçanında da görüldüğü, tırın açılıp işlem gördüğü gümrükte yeni mühür tatbik edilmesinin gerektiği, bu durumun fezlekede açıkça belirtilmesine rağmen şüphelilere suç atılmasının mümkün olmadığı, mührün orijinal olduğunun gümrük idaresi tarafından kabul görmesine rağmen yapılan tahkikatın dayanaktan yoksun bulunduğu” dikkate alındığında, sanıklara bu yönden de suç atılmasının mümkün olmadığı açıktır.
Tarafımıza tevdi olunan dosyalar incelendiğinde, 2020/ E. sayılı dosyaya konu ceza uyuşmazlığında O ve P plakalı çekici ve dorsenin, ülkeye giriş tarihi ile Sarp gümrüğüne intikal ettiği tarihin farklı olması hususunda, sanık B’nin …2020 tarihli celsede, ayrıca daha önce soruşturmada alınan ve gecikmenin araç arızasından kaynaklandığı, bu nedenle çekici değiştirildiğine yönelik beyanları ile Kocaeli Gümrük Müdürlüğünce tanzim olunan sayılı yukarıda zikredilen “dorsenin değiştiği ancak yükün boşaltılıp doldurulduğuna dair bir tespitin bulunmadığı” şeklindeki cevabi yazının örtüştüğü görülmektedir. Keza B’nin …2019 günü Kapıkule Gümrük Müdürlüğünde alınan beyanında, aracın yaptığı arıza ile birlikte takip ettiğini belirttiği güzergâh ile 2019/ nolu fezlekeye göre PTS sorguları çerçevesinde yapılan araştırmada ortaya çıkan güzergâh da birbiriyle uyumludur. Belirtmek gerekir ki 2021/ E. sayılı dosyada ise tırların Kapıkule girişi ile Sarp Gümrüğe intikalleri bakımından bu tarz bir gecikme yaşanmamıştır.
Bu izah doğrultusunda, somut olayda sanıklara atılı suç yönünden önemle altını çizilmesi gereken husus, iş bölümüne göre huzurdaki yargılamaya konu suçlarla ilgili temyizen inceleme yapmakla görevli olan Yargıtay …Ceza Dairesi üyelerince kaleme alınan eserde de belirtildiği üzere transit eşyanın yurt içinde bırakılmasına dair hiçbir işlem ve eyleme girişilmeden, sadece transit yol süresi aşımı ve güzergah değişikliğinin söz konusu olduğundan bahisle suçun oluştuğu sonucuna ulaşılamayacağıdır[11].
Bu kaidede, mevcut hadise ceza muhakemesi prensipleri açısından değerlendirildiğinde;
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyecektir (m.170/2). Bu hükümle “suç şüphesi” ile “delil kavramı” arasındaki ilişki vurgulanmış, bir suçun işlendiği hususundaki şüphenin, delillere dayanması aranmıştır[12]. Esasen delile dayanan bir suç şüphesi olmadan hiçbir ceza muhakemesi işlemine başvurulamaz.
“Şüphe” kavramı sözlükte; “belleğin çeşitli alternatifler arasında seçme yapma konusunda tereddüt etmesi, hangisinin doğru olduğunu kestirememesi”, “bir şeyin olup olmadığı hakkında tereddüde düşme” anlamlarına gelmektedir[13].
Ceza muhakemesinde soruşturma, failin suç teşkil eden bir hareketi yapıp yapmadığı konusundaki “şüphe” ile başlamakta, bu şüphe belirli bir ağırlığa ulaştığında kovuşturmaya geçilmekte, şüphenin yerini bellilik, kesinlik aldığında ise muhakeme sona ermektedir. Bu açıdan şüphenin varlığı veya yokluğu ve kuvvet derecesi ceza muhakemesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Olaylara dayanmayan ve sadece basit bir tahminden ibaret bulunan ya da akla ve mantığa aykırı olan iddialarda basit şüphenin varlığından söz edilemez. Aksi takdirde, soruşturma makamlarının, tahmine, zanna dayanan keyfi uygulamalarına imkân sağlanmış olacağı gibi, asılsız ve mesnetsiz isnatlarla masum kimselerin rahatsız edilmesine sebebiyet verilir[14].
İddianamenin unsuru olan “yeterli şüphe”den, eldeki delillere nazaran, yapılacak muhakemede sanığın mahkûm olma ihtimali beraat etmesi ihtimalinden daha kuvvetli ise söz edilir. Suçun işlendiği hususundaki yeterli şüphe, delillere dayanmalıdır. Yapılan soruşturma sonucunda işlendiği iddia olunan suçun kanıtlanması ihtimali zayıfsa iddianame düzenlenmemelidir[15]. Örneğin bir muhitte suç işlenmiş olduğunun iddia edildiği ihtimalde, bir tanığın … kişisini olay yeri yakınında gördüğüne dair beyanına yahut civardaki kameralardan bu hususun tespit edildiğine dayanılarak yeterli şüphenin varlığından söz edilemez[16].
Somut olay bakımından da yukarıdaki örneğe benzer şekilde, Bulgaristan’dan yüklenen eşyaların gümrük bölgesinde boşaltıldığı, yerlerine kıymeti düşük başkaca eşyalar ile boşaltılan eşyalardan birer kap yüklendiğine ilişkin delil bulunamamış, soyut kabullerden hareketle tahmini bir sonuca ulaşılmıştır.
Soruşturma aşamasında, yapılan araştırmalar sonucunda 5607 sayılı Kanunda düzenlenen suçun işlendiğini gösteren delil bulunmadığından Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü maddesi gereğince idari ceza uygulanıp tırların geçişlerine izin verilmesi gerekirken, transit geçişi ihlal edecek tarzda tırlara el konulması, yeterli şüpheye ulaşılmadan iddianame düzenlenmesi, CMK’nın öngördüğü kurallarla bağdaşmamaktadır.
Yukarıdaki anlatım çerçevesinde, somut olaya ilişkin olarak soruşturmada kanuna aykırı işlemler yapıldığının, yargılama aşamasında tüm muhakeme safahatından sonuç çıkaracak olan mahkemece dikkate alınarak bu noktada ortaya çıkan hukuka aykırılıkları giderecek tarzda bir değerlendirmede bulunulması gerektiği kanaatindeyiz.
b- Sanık X’e İsnat Edilen Fiiller ve İsnat Gerekçeleri Yönünden
aa. Tarafımıza tevdi edilen kovuşturma dosyaları incelendiğinde, savcılıkça tırlara öncülük yaptığı gerekçesiyle sanık X’e suç isnat edilmesine dayanak gösterilen hususlardan ilkinin, fezlekelerde de zikredilen “HTS kayıtları” olduğu görülmektedir. Nitekim bu kapsamda her iki iddianamede de “X … isimli şahsın yukarıda açıklandığı üzere araca öncülük ederek suça katıldığı, şüphelilerin alınan HTS kayıtlarında birbirleri ile olan iletişimlerinin gözüktüğü olayda şüphelilerin yukarıda sayılan eşyaları transit rejimine ihlal ederek yurtiçinde bıraktıkları ve yerine …isimli fayans dolgu malzemesi, birer kap tır karnesinde ismi geçen eşyalardan yükleyerek bu sayede tır karnesi ve eki faturanın beyana uygunluğunu sağlamaya çalıştıkları ve üzerlerine atılı suçu işledikleri” kabul ve iddia olunmuştur.
HTS kayıtları, iletişimin içeriğine müdahale edilmeksizin, kişinin kimle, nerede, ne zaman, ne kadar süreyle iletişime geçtiğine yönelik verileri içerir. Öncelikle belirtmek gerekir ki sanık X’in soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki savunma kabilinden beyanlarında, M’nin arkadaşı olduğunu, B’yi gıyabında tanıdığını, diğer sanıkları ise tanımadığını beyan ettiği dikkate alındığında, sanık M ile sanık X arasındaki görüşme kayıtlarının, başkaca bir özellik ortaya konulmaksızın suç delili olarak kabulü mümkün değildir. Zira bu ihtimalde söz konusu kayıtlar, ceza uyuşmazlığına konu olayı temsil etmemektedir. Kaldı ki başkaca bir delil olmaksızın, belirti delil niteliğindeki söz konusu kayıtlar, her halükarda suçun sübutuna gerekçe gösterilemezler.
Sanık X’e suç isnat edilmesinde gerekçe tutulan hususlardan ikincisi ise adına kayıtlı İ plakalı araca ait, Plaka Tanıma Sistemi aracılığıyla elde edilen verilerdir. Buna göre savcılıkça 2019/ nolu iddianamede “Sarp gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürlüğü tarafından ayrıntılı yapılan araştırmada X isimli şahsa ait İ plakalı beyaz renkli … marka spor aracın emniyet birimlerinden alınan PTS sorgusunda …2019 günü saat … sularında Silivri Selimpaşa güzergahında, 19:29 sularında O plakalı aracın da aynı PTS noktasında görüntülendiği” kabul ve iddia olunmuş;
2019/ nolu iddianamede ise “X isimli şahsa ait İ plakalı aracın yapılan PTS sorgusunda eşyanın boşaltıldığı gün olarak tahmin edilen ….2019 günü Çorlu Çerkezköy arasındaki otobanda görüntülendiği tespit edilmiş, İ plakalı aracın transit eşyayı yurtiçinde boşaltan araçlara öncülük yaptığı ya da yol gösterdiği müdürlüğümüzce değerlendirilmiştir. Ayrıca X isimli şahsa ait İ plakalı … marka beyaz renkli spor arabanın E ve D isimli şahsın alınan ifadesinde bahsettiği Çorlu otogarından alarak tır parkına götürdüğü araç olduğu değerlendirilmiştir” denilmiştir.
2021/ E. sayılı yargılamaya müstenit 2019/ E. sayılı soruşturmada (2019/ nolu iddianamenin düzenlendiği), sanıklardan E ve D’nin kolluk ifadelerinde, beyaz bir aracın kendilerini Çorlu otogardan aldığına ilişkin beyanları ile PTS sorgusundan elde edilen veriler karşılaştırılarak PTS kayıtlarına göre yakın tarihlerde geçiş güzergahında görülen X’e ait beyaz … aracın tespit edildiği ve otomatik olarak da sözü edilen kişinin X olduğu sonucuna ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda sanık X’in savunmalarında belirttiği gibi hayatın olağan akışına göre mesleği ve sahip olduğu taşınmazların kaim bulundukları yerler ile ikametgahına uygun olarak bu güzergahı kullanmış olabileceği göz ardı edilmiş, E ve D’nin, kendilerini otogardan aldığını beyan ettikleri kişinin X olup olmadığını belirlemelerine matuf herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Bunun dışında, her iki dosya incelendiğinde, özellikle 2020/ E. sayılı dosyanın iddianamesinde (2019/), “öte yandan 2019/ soruşturma sayılı dosyada 5607 sayılı Kanunun 3/3 maddesi uyarınca işlem yapılan H ve I plakalı araçların Çorlu Çerkezköy arası otobanda beklediği, …2019 günü X isimli şahsa ait İ plakalı aracın da aynı gün … sularında Çorlu Çerkezköy arasında görüntülendiği tespit edilmiş, İ plakalı aracın sahibi olan X isimli şahıs ile E isimli şahsın transit eşya yurtiçinde boşaltan araçlara öncülük yaptığı ya da yol gösterdiği kanaatinin oluştuğu” denilerek 2021/ E. sayılı dosyanın soruşturma aşamasına atıfta bulunulduğu görülmektedir. Bu durum, söz konusu soruşturmada, sanık X’in kendisine atılı fiili işlediğine dair bir delil elde edilemediğine, art arda gelişen olaylarda, diğer dosyaya atfen ve soyut kabullere dayalı olarak iddianame düzenlendiğine de dalalet etmektedir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, yargılama safahatında;
i. X’in 2020/ E. sayılı dosyada, yargılamanın …2022 tarihli … uncu celsesinde ve talimatla alınan diğer beyanlarında, gişe geçişlerine bakılması halinde, PTS kaydının günlük yaşam rutini içerisinde bir seyahate ilişkin olduğunun anlaşılacağına, gişeye giriş-çıkış hızlarının belirlenmesi halinde, süratinin yüksek olduğuna, hızlı olması sebebiyle tırlara öncülük yapamayacağına dair beyanlarının dikkate alınması,
ii. Soruşturmalardaki eksik tahkikatla X’in her iki dosyaya şüpheli sıfatıyla dahil edildiğinin göz önünde bulundurulması,
iii. Refakat fiilinin, değerli yahut milli güvenliğe ilişkin eşya taşıyan bir araca, hareket noktasından varış noktasına yahut başka bir gerekçeye dayalı olarak ülke içerisinde eşlik eden araç için söz konusu olabileceği, belli bir bölgede bu özellikler olmaksızın bir araca refakat edildiği kabulünün, bu faaliyetin kapsam ve mahiyetiyle uyumlu olmadığı,
iv. Yargılamayı yürüten sayın mahkemece, bu hususlarla sanığın savunmaları nazarı itibara alınarak lüzumlu araştırmanın yapılması, kovuşturmadaki beyanlarında araçtan da başka bir şüpheliden de söz etmeyen sanıklar E ve D’nin bu hususun açıklığa kavuşturulmasına matuf olarak tarafların, kendilerine CMK m. 201’e göre soru sorma hakkı tanınarak katıldıkları duruşmada dinlenilmeleri gerektiği, ancak bu takdirde çelişmeli yargılamayla maddi gerçeğe ve adaletli bir sonuca ulaşılabileceği,
ifade edilmelidir.
Kovuşturma aşamasında, tarafımıza tevdi edilen dosyalar kapsamında sanık aleyhine bir delil elde edilemediği, eksik tahkikatla soyut kabullere dayalı olarak neticelendirilmiş soruşturma aşamasında dahi sanık hakkında yeterli şüpheye dalalet eden herhangi bir delil elde edilemediği görülmektedir. Bu durumda, yargılamada şüpheden sanık yararlanır ilkesinin devreye girmesi ve sanık hakkında beraat kararı tesis edilmesi gerekir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere ceza muhakemesinde maddi gerçek araştırılmaktadır[17] ve olayın ne şekilde gerçekleştiği hususunda hukuk düzenince kabul edilen vasıtalarla yargılama makamının tam bir kanaate ulaşmasını temin ameliyesine “ispat” denilmektedir.
Failin suçu işleyip işlemediğine dair basit bir şüphe ile başlatılan ceza muhakemesi süreci, failin suçu işlediğinin sübuta ermesi, başka bir ifadeyle “belliliğe ulaşılması” halinde mahkûmiyet kararı verilerek tamamlanır. Ceza muhakemesinde ispat için sabit oluş (sübut) arandığına göre, sübutun söz konusu olmaması halinde şüpheden sanık yararlanır ilkesi devreye girecektir[18].
Vicdani delil sisteminin geçerli olduğu ülkemizde iddia ve savunmanın ileri sürdüğü görüş ve delillerin mahkemece tartışılması, itham sistemi ağırlıklı bir yargılamanın doğal bir sonucudur. İddia ve savunmanın sahip olduğu imkânlardaki oranlılığın korunması, savunmanın ileri sürdüğü tezlerin de dikkate alınıp maddi gerçeğin bulunmaya çalışılması özellikle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi doğrultusunda, CMK’nın da hedeflediği dürüst yargılamanın (fair trial) gereğidir.
İspat hukuku açısından bir hususun aksinin de mümkün olduğunun kabul edilmesi, onun sabit olmaması demektir. O halde, bir hususun sabit olması için, aksinin mümkün olmadığının kabul edilmesi zorunludur. Bu nedenle fiilin fail tarafından işlendiğinin %99 oranında mümkün görülmesi, onun sübuta erdiği anlamına gelmez. Çünkü geriye %1 imkân kalmış, bir başka deyişle, şüphe ortadan kaldırılamamıştır. Bu nedenle bir kimsenin suç teşkil eden bir eylemden mahkûm olması, eylemi işlediği hususunun her türlü şüpheden uzak şekilde ispat edilmesini gerektirir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, “ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek, akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa, birtakım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Ceza yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde mahkûmiyet kararından söz edilemez. Bu ilke evrenseldir”[19].
Masumiyet karinesinin ceza yargılamasındaki sonucu ve uygulama alanı esasında ispata ve ispat yükümüne ilişkindir. Bir suç işlendiği iddiasını şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat etmek iddia sahibine aittir ve sanık suçsuzluğunu kanıtlamakla yükümlü değildir.
Bu ilkenin bir sonucu olarak, kişinin bir suçtan dolayı cezalandırılabilmesi için üzerine atılan suçun şüpheden uzak bir şekilde kanıtlanması gerekir. Hâkimin delilleri takdir ederken sanığın suçluluğu konusunda tam bir vicdani kanaate varamaması ve böylece suçluluğun şüpheli kalması halinde, ilke gereğince; sanık bundan yararlandırılacak ve beraatına karar verilecektir.
Şu halde; ceza muhakemesinde ispat için sabit oluş (sübut) arandığına göre, bunun dışında mahkûmiyet kararı verilmeyecek,şüpheden sanık yararlanır ilkesi (in dubio pro reo) devreye girerek muhakeme beraatla sona erecektir. Bir suçlunun cezasız kalmasının, bir suçsuzun mahkûm olmasına tercih edilmesi ve suçluluğu sabit oluncaya kadar masum sayılması anlamına gelen şüpheden sanık yararlanır ilkesi, esasen masumiyet karinesinin de doğal bir sonucudur.
Bir kimsenin bir suçtan dolayı cezalandırılabilmesi için üzerine atılan suçun şüpheden uzak bir şekilde kanıtlanması gerekir.
Hakim delilleri takdir ederken sanığın suçluluğu konusunda tam bir vicdani kanaate varamaz ve böylece suçluluk şüpheli bir durum arz ederse, bu ilke gereğince; sanık bundan yararlandırılacak ve beraatine karar verilecektir. Bu şüphe; sanık tarafından suçun işlenip işlenmediği, suçun niteliği[20], ağırlaştırıcı özellikleri, sanığın kastı, hareket ile netice arasındaki illiyet bağı, iştirak gibi önemli noktalarda da toplanabilir[21].
Yargıtay’ın atılı suça ilişkin konuyla ilgili kararları yol gösterici mahiyettedir:
“Cilvegözü Gümrük Kapısından yurda giriş yapan ve transit eşya yükü taşıyan sanığın aracında tespit edilen beyan dışı eşya hakkında, 23/01/2002 tarih ve 24649 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tır Uygulama Tebliği hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği ve eşyanın 5607 sayılı Yasanın 3/3. maddesinde ihdas edilen haliyle gümrük bölgesinde bırakılacağı hususunda dosyada delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi…” (Yarg. 7. CD., 24.5.2017, 2015/131 E., 2017/4570 K.)
***
“Cilvegözü Gümrük Kapısından yurda giriş yapan ve transit eşya yükü taşıyan sanığın aracında tespit edilen ve malen sorumluya ait olan beyan dışı eşya hakkında, 23/01/2002 tarih ve 24649 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tır Uygulama Tebliği hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği ve eşyanın 4926 sayılı yasanın 3/a.3 maddesinde ihdas edilen haliyle gümrük bölgesinde bırakılacağı hususunda dosyada delil bulunmadığı gözetilmeden…” (Yarg. 7. CD., 13.10.2014, 2014/10375 E., 2014/16585 K.)
Huzurdaki ceza yargılamaları açısından;
i. Sanıkların istikrarlı inkara yönelik savunmaları söz konusu olup suçun işlendiğine işaret eden herhangi bir delil bulunmadığı,
ii. Ceza muhakemesinde varsayım, tahmin ve zanna dayalı olarak hüküm tesis edilmesinin mümkün olmadığı,
nazara alınarak ispat faaliyeti nazarında bu haliyle kovuşturmanın nihayete erdirilmesinde şüpheden sanık yararlanır ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiği düşüncesindeyiz.
bb. Her iki kovuşturmaya müstenit iddianamelerde, bir yandan atılı suçun işlendiği kabulünden hareket edildiği, öte yandan sanık X’e tevcih olunan isnada konu fiilin, teşebbüs aşamasında kaldığının iddia edildiği görülmektedir. Nitekim iddianamelerde gösterilen sevk maddeleri arasında, 5607 sayılı Kanun’un “yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiiller, teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış gibi cezalandırılır” hükmünü havi 3/22 maddesi de zikredilmiştir.
Bilindiği üzere TCK m. 35’e göre teşebbüs, kasıtlı olarak icra hareketlerine başlanılması ve fakat fiilin tamamlanamaması veya neticenin gerçekleşmemesi halinde söz konusu olur.
Bu kapsamda öncelikle belirtmek gerekir ki sanık X’in sanık sıfatıyla yargılandığı her iki dosyada, savcılıkça bir yandan Bulgaristan’dan tırlara bindirilen yük ile Sarp Sınır kapısındaki kontrolde müşahede edildiği belirtilen yük arasında fark olduğu kabulüyle 5607 sayılı Kanun’un 3/3 hükmü kapsamında “serbest dolaşımda olmayan eşyanın gümrük bölgesinde bırakılması” eyleminin gerçekleştiği değerlendirilmişken, öte yandan huzurdaki olayda fiilin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle teşebbüs hükümlerinin icrasına yönelik sevk maddesine yer verilmesinin önemli bir tenakuz olduğu açıktır.
Bu suçta transit yükün, gümrük bölgesinde bırakılmasına matuf olarak mühür sökülüp branda veya kapılar açılmadıysa yahut başka bir şekilde fiilin ikası söz konusu değil ise suçun işlenmediğine şüphe bulunmadığı gibi bu durumda teşebbüsten de söz edilemez.
Bunun dışında, yargılama konusu olayda uygulama yeri bulunmadığı hususunda tereddüt olmamakla birlikte, mezkur suçta teşebbüs bahsinde dikkat edilmesi gereken diğer bir husus, teşebbüs aşamasında kalmış fiilin ifade ettiği haksızlık ile tipte tarif edilen “bırakma” eyleminin tamamlanarak gerçekleştirilmesi halinde ortaya çıkan haksızlık arasında bir fark gözetilmesi gerektiğidir. Diğer bir ifadeyle 5607 sayılı Kanun m. 3/22’de yer verilen hüküm, yalnızca teşebbüsten dolayı TCK m. 35’te öngörülen teşebbüs indiriminin yapılmasının önüne geçmeye matuftur. Bu itibarla teşebbüs aşamasında kalmış fiil bakımından TCK m. 61’e göre ceza tayin edilirken, fiilin tamamlanmadığı mutlaka dikkate alınmalıdır. Aksinin kabulü halinde, suç teorisinin genel esaslarına göre teşebbüs aşamasında kalan ve tamamlanan fiilin hukuk düzeniyle hangi ölçüde çatıştığı dikkate alınmamış ve bunlara atfedilen değersizlik arasında fark gözetilmemiş olacaktır.
Somut olay bakımından yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirildiği üzere suçun icra hareketlerine başlanıldığını gösteren bir delil yokken, varsayımsal şekilde icra hareketlerinin tamamlanmamış olabileceğini iddia etmek, dosya içeriğine, hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına aykırı olduğu gibi suç teorisinin konuya ilişkin prensipleri açısından da bu durumun bir izahı bulunmamaktadır.
cc. …Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde 2020/ E. ile 2021/ E. numaralı dosyalar kapsamında derdest her iki ceza davasının müstenidi olan 2019/ ve 2019/ nolu iddianamelerde, sanık konumunda bulunan kişiler hakkında, 5607 sayılı Kanun m. 3/3’te tanımlanan suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlendiği iddia olunarak şüphelilerin, suçun nitelikli halinden (m. 4/2) sorumlu tutulmaları talep edilmiştir.
Anılan nitelikli hal kapsamında kanun koyucu, “birlikte işlenme” ifadesine yer vererek azmettirme ve yardım etmenin ötesinde, en az üç kişinin, müşterek faillik esaslarına göre suçu işlemesi durumunda daha ağır şekilde cezalandırılmalarını öngörmüştür. Bilindiği gibi TCK m. 37’de düzenlenen müşterek faillik, birden fazla kişinin suçun icra hareketlerinin başlamasından önce yahut en geç icra hareketlerinin ika edildiği esnada, birlikte suç işleme iradesi etrafında bir araya gelerek fiili çoğu zaman iş bölümü çerçevesinde işledikleri, ancak her hal ve şartta fiil üzerinde fonksiyonel ve ortak hakimiyet kurdukları bir faillik türüdür. TCK m. 37/1 anlamında müşterek faillikte, en az iki kişinin bu kaidede hareket etmesi yeterli iken somut olay bakımından iddianamelerde gösterilen sevk maddesine göre suçu müştereken işleyen faillerin en az üç kişi olmaları aranmıştır.
Somut olayda sanık X aşamalarda ortaya koyduğu aksi ispatlanamamış olan beyanlarında, istikrarlı şekilde M dışındaki sanıkların hiçbirini tanımadığını, yalnızca B’yi gıyabında tanıdığını beyan etmiştir. HTS kayıtlarının da bu hususu doğruladığı sanık savunmalarında belirtilmiştir. Nitekim diğer sanıkların savunma kabilinden açıklamalarında da sanık X’i tanıdıklarına ilişkin herhangi bir beyanları yoktur. Bu beyanlarda X’in adı zikredilmemiştir. Bu itibarla sanık X’in diğer sanıklarla suç işlemek üzere anlaşarak bir araya geldiği düşünülemez.
Diğer taraftan X dışındaki sanıkların beyanlarından, her iki dosyada kovuşturulan ceza uyuşmazlıklarına konu olaylarda, tırların taşıdıkları yük hakkında doğrudan bilgi sahibi olmaksızın, farklı vesilelerle yükün naklini sağlamak, hukuken mevcut olan transit geçişi tamamlamak, tırı ülkeye sokmak ve/veya ülkeden çıkarmaya matuf olarak hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Bu faaliyet sırasında, araç arızası nedeniyle yahut başkaca sebeplerle kullanılan güzergâh ve ülkeden çıkışın tamamlanması aşamasına kadar gerçekleştirilen davranışlar, savcılıkça, serbest dolaşıma tabi olmayan transit rejimine tabi eşyanın gümrük bölgesinde bırakıldığı varsayımıyla suç olarak telakki edilmiştir. Daha önceki izahlarımız kapsamında birçok defa değinildiği üzere, dosyada suç teşkil eden fiilin işlendiğini kanıtlayan bir delil yoktur. Dolayısıyla somut olayda savcılıkça, her iki olay açısından taşıma işinin görülmesine katılan kişilerin, suçu müştereken işlediklerinin kabul edildiği, ticari bir faaliyetin, suça katılma olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Dosya münderecatındaki bilgiler ve aksi kanıtlanamayan savunmasına göre sanık X ise her iki dosyaya konu olayda, yükün taşınması bakımından hiçbir görev, sorumluluk altında olmadığı gibi bu kapsamda hiç kimseyle herhangi bir iş ilişkisi de kurmamış, tırların ülkeye girişinde, ülke içindeki güzergahında yahut Sarp gümrüğüne yöneldiği sırada da sanık X’in sürece herhangi bir dahli olmamıştır. Bu bakımdan söz konusu sanığın, Çorlu-Çerkezköy hattında kendi aracıyla PTS kayıtlarına göre seyahatine ilişkin veriler, fiili olarak tırlara refakat ettiği hususunda hiçbir delil bulunmaksızın sanığa yöneltilen isnatlara gerekçe tutulmuştur. Ayrıca daha önce açıklandığı gibi refakat, ekseriyetle değerli yahut milli güvenlikle ilgili bulunan eşya taşıyan tıra, eşyanın yüklenmesinden varış bölgesine veya ülkeye girişinden çıkışına kadar tıra eşlik edilmesi halinde söz konusu olabilir. Belli bir bölgede PTS kaydına göre rastgele geçiş yapmış aracın ve sahibinin, soyut kabullere dayalı olarak refakat dolayısıyla suç isnadına muhatap olması mümkün değildir. Refakat iddiası yönünden savunmalarda belirtildiği üzere sanık X’in PTS aracılığıyla tespit edilen geçiş hızı da sayın mahkemece dikkate alınmalıdır.
Netice olarak sanık X’in , Çorlu-Çerkezköy bölgesinde, aracına ait geçiş kayıtları sebep tutularak hayatın olağan akışı içerisinde iş nedeniyle yahut kendi malvarlığına ait ticari işleri çerçevesinde seyahat ettiğine ilişkin beyanı dışında ve bunun aksine delil ortaya konulamamışken, diğer sanıklarla irtibatı bulunmazken kendisine, “refakat” gibi soyut ve somut olayda bu faaliyetin kapsam ve mahiyetine uygun düşmeyecek tarzda bir fiil yüklenerek kaçakçılıkla suçlanması, işlendiğine dair delil bulunmayan bir fiil üzerinde fonksiyonel hakimiyet kurduğunun kabulü mümkün değildir.
SONUÇ
1- Somut olayda 2021/ E. ve 2020/ E. sayılı dosyalar kapsamında derdest bulunan ceza davalarının; süje ve ceza uyuşmazlığını teşkil eden olay ile sanıklara yöneltilen isnatlar yönünden irtibatlı oldukları, savcılıkça olayların kronolojik olarak peş peşe gerçekleştiğinin iddia edildiği, sanıkların beyan ve savunmalarının benzer nitelikte olduğu, 2019/ nolu iddianamede, yeterli şüphenin takdirinde belirleyici bir özellik olarak 2019/ nolu diğer soruşturmaya konu olaya atıfta bulunulduğu kabulüyle bağlantılı oldukları sonucuna ulaşılması gerektiği ve bu hususlar dikkate alındığında, mahkemece yargılamadan sonuç çıkarılırken sanık X’in, savunmalarda dile getirildiği üzere hayatın olağan akışı içerisinde mütalaa edilebilecek olgular gerekçe gösterilerek ve kendisine atılı suç ile irtibat kurulmaksızın soruşturmaya dahil edilip edilmediğinin, her iki olayın oluş şekli, özellikleri, atılı suçu oluşturan tipik fiillerin işlenip işlenmediğinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, birleştirme kararının TCK m. 43 incelemesine özgülenmesinin, kovuşturma aşaması tamamlanmadan suçun işlendiği ön kabulüne bağlı olarak hareket edilmesi anlamını taşıyacağı,
2- Gümrük Müdürlüğünce, tırların kontrolünden sonra yapılan araştırmalar, yapılan yazışma içerikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu aşamada gümrük mevzuatına aykırılık oluşturan kabahat nev’inden fiillerin işlendiği şüphesinin ötesinde, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/3 kapsamında suç teşkil eden bir fiilin işlendiği şüphesiyle işlem tesis edildiği, 2019/ nolu fezleke incelendiğinde, konuyla alakalı olarak nöbetçi Cumhuriyet savcısına, bu tür adli işlemlerden sonra …2019 tarihinde bilgi verildiği; keza 2019/ nolu fezlekeye göre de … Cumhuriyet Savcısına konu ile ilgili, suç şüphesi üzerine yapılan adli nitelikteki işlemlerden sonra bilgi verildiği, bu durumun, CMK’da adli soruşturmanın Cumhuriyet savcısı eliyle ve onun emir ve talimatlarına uygun olarak kolluk aracılığıyla yürütülmesi gerektiğine dair emredici düzenlemelere aykırılık teşkil ettiği ve hukuka aykırı olduğu,
3- Cumhuriyet savcısına haber verilmeksizin kolluk tarafından girişilen adli mahiyetteki araştırmalar hukuka aykırılık oluşturmakla birlikte, bu araştırmalardan sanık X aleyhine herhangi bir sonuç elde edilemediği, her iki dosya açısından Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/3 kapsamında bir suç işlendiği şüphesi doğuracak ve bu şüpheyi destekleyecek delil bulunduğundan söz edilemeyeceği, suçlamaların varsayımlardan öte geçmediği ve belli olguların kolluk tarafından suç oluşturduğu şeklinde yorumlanmasından başka bir anlam ifade etmediği,
4- Her iki dosya açısından, tırlarda bulunan mühürlerin, Kapıkule Gümrük Müdürlüğünde işlem gören mühür olmadığı, mührün değiştirilerek tır karnesi dip koçanına sonradan yazıldığına ilişkin isnatlar yönünden, 2020/ E. sayılı dosyaya sunulan …2019 tarihli uzman mütalaasında belirtildiği tarzda “yükün transit hareket noktası olan Bulgaristan’da işlem gördüğü, uygulanan mührün fek edilmesinin yasal zorunluluk olduğu, dosyada bulunan tır karnesi volet 2 dip koçanında da görüldüğü, tırın açılıp işlem gördüğü gümrükte yeni mühür tatbik edilmesinin gerektiği, bu durumun fezlekede açıkça belirtilmesine rağmen şüphelilere suç atılmasının mümkün olmadığı, mührün orijinal olduğunun gümrük idaresi tarafından kabul görmesine rağmen yapılan tahkikatın dayanaktan yoksun bulunduğu” dikkate alındığında, sanıklara bu dosya kapsamında suç atılmasının, bu açıdan da mümkün olmadığı,
5- 2020/ E. sayılı dosya bakımından sanık B’nin aracın arıza yaptığına ilişkin olan ve aracın geçiş güzergahlarına dair anlatımının, kolluk aşamasında elde edilen PTS bilgileri ile uyumlu olduğu, bu bakımdan başkaca bir delil bulunmaksızın, transit eşyanın yurt içinde bırakılmasına dair hiçbir işlem ve eyleme girişilmeden, sadece arıza kaynaklı olduğu belirtilen transit yol süresi aşımı ve güzergah değişikliğinin söz konusu olduğundan bahisle suçun oluştuğu sonucuna ulaşılamayacağı, 2021/ E. sayılı dosyada böyle bir gecikme dahi meydana gelmediğinden bu tespitin anılan dosyada yargılama konusu edilen ceza uyuşmazlığı yönünden de evleviyetle geçerli olduğu,
6- Soruşturma aşamasında yapılan araştırmalar sonucunda 5607 sayılı Kanun’da düzenlenen suçun işlendiğini gösteren delil bulunmadığından Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü maddesi gereğince idari ceza uygulanıp tırların geçişlerine izin verilmesi gerekirken, transit geçişi ihlal edecek tarzda tırlara el konulması, yeterli şüpheye ulaşılmadan iddianame düzenlenmesinin CMK’nın öngördüğü kurallarla bağdaşmadığı, bu hususun, yargılama aşamasında tüm muhakeme safahatından sonuç çıkaracak olan mahkemece dikkate alınarak bu noktada ortaya çıkan hukuka aykırılıkları giderecek tarzda bir değerlendirmede bulunulması gerektiği,
7- Sanık X’in , soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki savunma kabilinden beyanlarında, M’nin arkadaşı olduğunu, B’yi gıyabında tanıdığını, diğer sanıkları ise tanımadığını beyan ettiği dikkate alındığında, sanık M ile sanık X arasındaki görüşme kayıtlarının (HTS), başkaca bir özellik ortaya konulmaksızın suç delili olarak kabulünün mümkün olmadığı, zira bu ihtimalde söz konusu kayıtların, ceza uyuşmazlığına konu olayı temsil etmediği, kaldı ki başkaca bir delil olmaksızın, esasen belirti delil niteliğindeki söz konusu kayıtların suçun sübutuna gerekçe gösterilemeyeceği,
8- Her iki yargılama dosyasında, PTS sorgusuna göre sanık X’e ait aracın Çorlu-Çerkezköy hattında görüntülenmesinin, tek başına suça dalalet etmediği, sanık X’in bu güzergahı, işi, ikameti ve Tekirdağ bölgesinde bulunan taşınmazının satımı için çok sık kullandığına yönelik savunmaları çerçevesinde hayatın olağan akışına uygun olduğu,
9- Kovuşturmadaki beyanlarında, kolluk beyanlarının aksine herhangi bir araçtan da başka bir şüpheliden de söz etmeyen sanıklar E ve D’nin, belli bir bölgeden araçla alınıp alınmadıklarının, alındılarsa bunu sağlayan kişinin kim olduğunun açıklığa kavuşturulmasına yönelik olarak tarafların, kendilerine CMK m. 201’e göre soru sorma hakkı tanınarak katıldıkları duruşmada dinlenilmeleri gerektiği, ancak bu takdirde çelişmeli yargılamayla maddi gerçeğe ve adaletli bir sonuca ulaşılabileceği,
10- Mevcut dosya münderecatı itibarıyla hakkında sübuta matuf bir delil bulunmayan sanık X hakkında, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği,
11- Sanık X’in sanık sıfatıyla yargılandığı her iki dosyada, savcılıkça bir yandan Bulgaristan’dan tırlara bindirilen yük ile Sarp Sınır kapısındaki kontrolde müşahede edildiği belirtilen yük arasında fark olduğu kabulüyle 5607 sayılı Kanun’un 3/3 hükmü kapsamında “serbest dolaşımda olmayan eşyanın gümrük bölgesinde bırakılması” eyleminin gerçekleştiği değerlendirilmişken, öte yandan fiilin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle teşebbüs hükümlerinin icrasına yönelik sevk maddesine yer verilmesinin önemli bir tenakuz olduğu, somut olay bakımından, suçun icra hareketlerine başlandığını gösteren bir delil yokken, varsayımsal şekilde icra hareketlerinin tamamlanmamış olabileceği iddia edilerek sanıklar hakkında aynı zamanda teşebbüs hükümlerinin uygulanması talebine ilişkin 5607 sayılı Kanun m. 3/22 hükmünün sevk maddesi olarak gösterilmesinin hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına aykırı olduğu,
12- Sanık X’in, Çorlu-Çerkezköy bölgesinde, aracına ait geçiş kayıtları sebep tutularak hayatın olağan akışı içerisinde iş nedeniyle yahut kendi malvarlığına ait ticari işleri çerçevesinde seyahat ettiğine ilişkin beyanı dışında ve bunun aksine delil ortaya konulamamışken, diğer sanıklarla irtibatı bulunmazken kendisine, “refakat” gibi soyut bir mahiyet taşıyan ve somut olayda bu faaliyetin kapsam ve mahiyetine uygun düşmeyecek tarzda bir fiil isnat edilerek kaçakçılıkla suçlanmasının, işlendiğine dair delil bulunmayan bir fiil üzerinde fonksiyonel hakimiyet kurduğunun kabulünün mümkün olmadığı,
Sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere saygıyla arz olunur.
DİPNOTLAR
2 Hukuki bir terim olarak kaçakçılık “kar payının yüksek olması itibarıyla muayyen bir haksızlık muhtevasına sahip olmakla beraber yasalarla yaptırma bağlanan ve temelinde ekonomik ve mali sebepler yatan girişim” şeklinde tanımlanmaktadır. Bkz. Yusuf Ergin, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında Kaçakçılık Suçları, Ankara 2021, s. 24.
3 Erdener Yurtcan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Şerhi, Ankara 2019, s. 54.
4 Cihan Ertem, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Gümrük Kaçakçılığı Suçları, Ankara 2022, s. 13, 17.
5 Yurtcan, s. 54.
6 Bikirli/Çilesiz, s. 270.
7 Ergin, s. 95, 96.
8 Bu düzenlemenin amacı;” i. Yargılamaların, Anayasanın 141 inci maddesinde (f.4) öngörüldüğü şekilde daha az giderle ve süratle yapılmasını, ii. CMK m. 195’in öngördüğü şekilde etkili soruşturma-hızlı kovuşturma prensibinin hayata geçirilmesini, iii. Yargılamanın tek celsede bitirilerek muhakeme faaliyeti sırasında başvurulan işlemlerin tekrarına lüzum kalmamasını, iv. Maddi gerçeğe ulaşarak adil, tutarlı ve kanuna uygun bir sonuca ulaşılmasını sağlamak” şeklinde sıralanabilir.
9 Nitekim iddianamede, “öte yandan 2019/1018 soruşturma sayılı dosyada 5607 sayılı Kanunun 3/3 maddesi uyarınca işlem yapılan X5409KM/X1473EM ve X5210KM/K0466EE plakalı araçların Çorlu Çerkezköy arası otobanda beklediği, 13.04.2019 günü mert uğurlu isimli şahsa ait 34 PNF 42 plakalı aracın da aynı gün 18:23 sularında Çorlu Çerkezköy arasında görüntülendiği tespit edilmiş, 34 PNF 42 plakalı aracın sahibi olan Mert isimli şahıs ile Ferhat isimli şahsın transit eşya yurtiçinde boşaltan araçlara öncülük yaptığı ya da yol gösterdiği kanaatinin oluştuğu” belirtilmiştir.
10 Ertem, s. 51.
11 Alper Yükselen Bikirli/Seyfettin Çilesiz, İçtihatlı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Ankara 2022, s. 272, 273.
12 Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2021, s. 565.
13 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, İstanbul 1981, s.402.
14 Keza bu husus 17.07.2004 tarih ve 5232 sayılı Kanunla değişik 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesinin 3 ve 4 üncü fıkralarında; “bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikayetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikayetlerde kişi veya olay belirtilmesi, iddianın ciddi bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikayet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgah adresinin bulunması zorunludur (f.3). Üçüncü fıkradaki şartları taşımayan ihbar ve şikayetler Cumhuriyet Başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikayette bulunana bildirilir (f.4)…” denilmek suretiyle ortaya konulmuştur.
15 Centel-Zafer, s. 565.
16 Centel-Zafer, s. 567.
17 Mehmet Emin Artuk, Ceza Muhakemesi Hukuku Ders Notları, (Giriş), İstanbul 1982-1983, s. 2 vd.
18 Turhan Tufan Yüce, “İn Dubio Pro Reo Kaidesi”, AD., Y.:53, S.:11-12, 1962, s. 1209 vd.; Necdet Yalkut, “Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Sanığın Şüpheden Yararlanması Kuralı”, AD., Y.:72, S.:3, Ankara 1981, s. 327 vd.
19 Yarg.CGK.19.4.1993, 6-79/108, YKD. Ekim 1993, s. 1564 vd.
20 “Ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan ve Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır” (YCGK., 20.05.2013, 2012/6-1309 E., 2013/258 K.)
21 Bkz. ve Kşz. Yüce, s. 1209; Yalkut, s. 327 vd.